TURNALAR (Deneme)
- nakiselmanpakoglu
- 4 Eyl 2022
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 14 Oca 2023

“Allı Turnam bizim ile gidersen!”
Türkü böyle başlar “şeker söyle kaymak söyle, bal söyle” diye devam eder. Diğer türküler gibi arif olana bu kadarı da yeter. Hele “gülüm gülüm, kırıldı kolum, tutmuyor elim turnalar hey” kısmı var ki bunu anlamak ayrı bir derinlik ister.
Kuşlar ümmetiyle tanışmam ilk kez dedemin bağında serçeyle oldu. Güvercin, sığırcık, keklik, kartal derken turnaya kadar ulaştım. Nasıl ki Süleyman’dan içeri Süleyman varsa, kuştan içeri kuş var. Bülbülün şöhreti güle kafiye oluşundan. Neymiş efendim papağan türü bazı kuşlar adam gibi birkaç kelime konuşabiliyormuş, sözü insan olsa da özü insan olabilemez, kuş, kuş olduğunu bilmeli.
Fakat turna başka, bilhassa telli turna. Âşık Davut Sularî ne güzel demiş;
Turnam gelir bizim elden
Yeni kalkmış ağır gülden
Ne olur konuş bizim dilden
Üç telli, dört telli, beş telli turnam.
Uğur getirmesi için gelinlerin başına turna teli (tüyü) takılır. Tel, genç kızların güzelliğini anlatmak için bir simgedir.
Eskiden beyler, sultanlar çiftliklerinde turna beslerlermiş; Osmanlı sarayı bürokrasisinde Turnacıbaşı, padişahın tazılarına ve turnalarına bakmakla görevliymiş. Bülbüller bağışlasınlar, Bülbülbaşı yoktur ama Turnacıbaşı vardır. Bir de kanadı vardır ki tüm haberleşmelerin gönderilen mektupların selamların en emin postacısıdır. Nedeni ise; kanadın tüylerine yakın bakarsak hemen anlarız. Turna kuşunun tek bir tüyünün üzerinde tüy sapının her iki yanında uzanan 650 ince tüy vardır. Bunların her birinde 600 adet daha ince tüycük bulunur. Bu tüycüklerin her biri ise 390 tane çengelle birbirine kenetlenir. Bu, turnaya uçmada önemli bir aerodinamik özellik kazandırır.
Dünyadaki 15 tür turnadan ikisi; Turna ve Telli Turna ülkemizde düzenli olarak görülürdü. Telli turnadan sadece 11 tane kaldığını bilip düşünün. Gayrı kim taşıyacak selamımızı?
Türk Halk Edebiyatı’nda ritüellerde “turna/durna” kelimesi ile adlandırılan, 110-120 cm boyunda olan turnalar (leylek büyüklüğünde); uzun bacaklı, zarif boyunlu, duru, güzel gözlü göçmen bir su kuşu olan turnalardır.
Çoğunlukla uçarken-göçerken ilham kaynağı olan turnalar güzellik, aşk, vefa duygusunu taşırlar göçtükleri yere.
Turnalar bilir göçmenliğin zor iş olduğunu. Bu yüzdendir ki her çevreye buruk bir hasret, şiirde duygu ve anlam saçarlar.
Kaşlarına mim duası yazılır
Cemaline türlü benler dizilir
Seni sevmeyenler haktan üzülür
Pir Balım Sultana benzersin durnam
Bir Balım Sultana benzersin durnam
Kırklar Semahı-Erzincan-Âşık Daimi
Nedense, göçleri hep hüzünle anılır. Geldiklerinde yardan haber sorar, giderlerken yâre arzuhal gönderir, selam salarız. Göklerin bu özgürlük sevdalısı kuşlarının kanatlarını açıp kendilerine özgü figürlerle dans eder gibi uçarlarken kilometrelerce ötelere selam götürmeleri gerektiği gelir akıllara.
Yücesine dertli dertli ötüşen
Eylen tarif edem yolu turnalar
Gökyüzünde ağ buluta karışan
Islanmış kanadı kalın turnalar
Suzanî
Başının arka tarafında geriye doğru sarkan bir zülfü vardır ki zülüflerin en güzeli. Tepesi, kanatlarının ucu, boynunun bir bölümü siyah renktedir. Kanatlarında göz alıcı mavi, kırmızı, yeşil tüyler vardır. Mavimsi çilli renkte yumurtlarlar. Eşler kuluçka zamanı yuvayı nöbetleşe beklerler, yuvaya yaklaşan yabancıya saldırırlar.
Siz bilir misiniz turnanın kanat çırpışları ile kendisini koruması bir Çin yakın spor dalına örnek olmuştur. Çin’de rahipler Mançurya’nın işgaline karşı koymak için Kung-Fu’yu yenebilecek bir dövüş geliştirdiler. Bu sistemi, turna-tilki savaşını izleyerek, turnanın kendisini nasıl kanatları ile koruyarak tilkiyi yendiğini gözlemleyip buldular. Ve Wing Chun olarak adlandırılan bu koruma tekniği ortaya çıktı.


Bazı söylencelere göre, turnalar tek eşlidir; turnalar eğer eşleri ölürse bir daha asla eşleşmezler, bağlılığın, vefanın temsilcisidirler.
Gururlu ve sadedirler. Bir avcı, turnaları vurduğunda çiftlerden biri ölürse, geriye kalan turna yaşayamaz ölümü seçer, gidip kendini suya bırakır.
Gitme turnam bizim elden
Gitme Allah’ın seversen
Ayrılık ölümden beter
Gitme Allah’ın seversen
Gitme turnam vuracaklar
Kanadını kıracaklar
Seni yârsız koyacaklar.
Hep hüzünde yanımızdadır turnalar. Dertli dertli inlediğini söyleriz de, sesini pek duymamışızdır. Allah’ın İskoç’u, gaydayla turnanın avazının hısımlığını bilmez. Bilseydi çıkardığı sesin bir şah turnanın kılavuzluğunda bir bölük turnanın yek-avaz öterek süzüldüğünü hayal eder mutlu olurdu.
Anadolu’da bir inanışa göre turnalar uğur, bereket, mutluluk ve refahın simgesi olan kutsal hayvanlardır. Bu nedenle insanlar onlara ilişmez, yuvalarını bozmaz. Anadolu’da turna avlandığı takdirde avcısına felaketler getireceğinin inancı yaygındır ya da turnaların konduğu tarlaya bereket getirdiğine inanılır.
Turnanın sesinin çok güzel olduğuna inanılarak Hz. Ali ve Turna bir araya getirilmiştir: “Hazreti Şah’ın avazı turna derler bir kuştadır.”
Alevi-Bektaşi geleneğinde ilahi aşkla yola giden iman-ikrar sahibi canları, turna katarı Âyîn-i Cem’de temsil eder. Semahlardaki hareketlerin her birinin özel bir anlamı bulunmaktadır. Cem ayininde okunan nefeslerin en ünlülerinden biri ‘Turna Semah’ıdır. Hareketler turnanın devinimlerine benzer esnek ve estetiktir. Turnaların gökyüzündeki süzülüşünü yansıtan figürlerle semah dönen, döndükçe yükselen canlar Hakla buluşurlar. Turna semahı, bu buluşmanın metaforudur.
Turnalar güzellikleriyle binlerce yıldır baş tacı edilmiştir. Yunan ve Roma milletlerinden tutun da hemen hemen her kültürde, Mısır mezarlarında, Rus şarkılarında, Amerikan yerlilerinin totemlerinde, Avustralya yerli danslarında karşımıza çıkarlar.

Sadako Sasaki, Hiroşima’ya atılan atom bombasının yüz binlerce kurbanından biri...
Dünyada büyük kıyım gerçekleştiğinde, Sadako iki yaşındadır. O kara günde ölmez; 12’sine kadar sağlıklı yaşar. Okulun koşu takımındadır ve yaşam dolu, başarılı bir çocuktur. 1955’te, ‘radyoaktif yağmur ’un etkisiyle hastalığa yakalanır ve ölümle pençeleşmeye başlar. Çevresi de, kendisi de bilir kurtuluşun olmadığını. Sadako’yu hastane odasında ziyaret eden arkadaşlarından biri, altın renginde bir turna kuşu hediye eder ve ‘Kâğıttan Bin Turna Kuşu Efsanesi’ni anlatır. Japon geleneğine göre, eğer hasta birisi kâğıttan bin turna kuşu yaparsa Tanrı bu kişinin dileğini gerçekleştirir ve onu sağlığına kavuşturur.
Japonca’da ‘turna’ yani ‘Tsuru’ uzun yaşamı, ümidi ve mutluluğu ifade eder. Ve Sadako, büyük bir umutla kâğıttan turnalara verir kendini. Günlerce uğraşır, tam 644 turna kuşu katlar. 645'inciye ömrü yetmez ve Sadako, 25 Ekim 1955 günü bin turnayı katlayamadan yaşama veda eder. Bin turnayı yapabilseydi kurtulacak mıydı bilinmez ama o, inanmıştır turnalara. Şöyle konuşur onlarla: “Kanatlarınıza huzur yazacağım, böylece tüm dünyada uçabileceksiniz.”
Sadako’nun arkadaşları, eksik kalan 356 turnayı katlayıp bin turnayı tamamlar, onunla birlikte toprağa gömerler. O günden bu yana turna, barışın ve nükleer silahsızlanmanın uluslararası sembolü olur. Sadako’nun ölümünden sonra, adına anıt dikilmesi için kampanya başlatılır. Anıt, 1958’de Hiroşima’daki Barış Parkı’nda açılır. Efsanevi Horai Dağı’nı simgeleyen kaidenin tepesinde Sadako, kollarını açmış, altın sarısı turnasını tutmaktadır. Anıtın çevresini, her yıl 6 Ağustos Barış Günü’nde, Japonya’dan ve tüm dünyadan gönderilen binlerce rengârenk kâğıttan turnalar süsler. Heykelin kaidesine dünya çocuklarının ortak dileği kazınmıştır: “Bu bizim yalvarışımız. Dünyada barış istiyoruz.”
Dileğimiz tüm insanlar için.
Çok anlamlı, teşekkürler...
ilk yorum denemesi, özgür😎