BİR BAŞKA KADIN (Öykü)
- nakiselmanpakoglu
- 15 Eyl 2022
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 14 Oca 2023

Hastanende odamdayım. Kapının önünde bir kadın belirdi. İçten, hafif bir gülümsemeyle bakıp, “ Görüyor musun?” dercesine ellerini bedeninde gezdirdi,
“Beni tanıdınız mı?” Orta boylu, kumral, sonradan sarışın, kâküllü, balık etinde bir kadın, kıpır kıpır. Yaydığı parfüm kokusu gıdıklayıcı. Önce içimden “Seni tanımayan gözler kör olsun” diye hayıflanırken, dudaklarımdan bildik sözcükler döküldü:
“Hiç yabancı gelmiyorsunuz ama tam çıkaramadım.”
Hanımefendi ısrarlı biçimde, “Daha dikkatli bakın doktor bey, hastanızı nasıl tanıyamazsınız ?” Parmak uçlarında dönerek daire çizdi, bendeki mahcubiyet de telaşa dönüştü. “ Ulan, yoksa büyük bir ayıp mı etmekteyiz?” Güzel bir kadına bakarken ayağına basmak avanaklığına düşmemek için sustum. Koridordan gelen öğlen güneşi de ortamı iyice ısıttı.
Bekleyen hastaların bakışları onun üzerinde, o da farkında. Durumdan biraz hoşnut, yarım gülümsedi. Boynunu biraz öne eğerek, tatlı bir sitem kattı sesine “ Ben Pelin, hani Polatlı’dan gelen hastanız.”
Aman dostlar! Demeye kalmadan bana yaklaştı, ben de doğal olarak bu maceralı hastayı hatırlayıp ayağa kalktım ve sarıldık! Elbette dostça.
Ne var ki benim hatırladığım hasta Havva, böyle birisi değildi.
……………………………………………………………………………………………..
Telefondaki kadın selamsız sabahsız, sertçe,
“Siz estetikçi misiniz?” diye lafa başladı.
“Yani, evet.”
“Sizi bana, ameliyat olan bir yakınım tavsiye etti. Ben de ameliyat olmak istiyorum.” Gurur karışımı bir sevinç duydum, hafiften ben neymişim havasına girdim, hem de merak sardı içimi.
Doğal olarak ne ameliyatı diye düşünürken hastanın- öyle diyelim artık- konuşmasından kent dışından biri olduğunu anlamak zor olmadı.
Zaten söze başlamasıyla birlikte, medyanın “Böyleydi… ameliyat olup artist oldu” aldatmacasına kanan, yanlış gemiye bilet almış birisi olduğu anlaşılıyordu.
Hanımefendi, yanaklarını doldurtmak istiyor. Bu iş içinde her nasılsa beni seçmiş. İlk sorusu şu oldu:
“Bu bana kaç liraya mal olur?” Kızsanız da çoğunlukla ayrıntılardan önce bu sorulur.
Olayı bu kadar basite indirgemiş; istediği nasıl olsa yapılacakmış gibi işin maliyetiyle konuya giriyor; gelip ameliyat olup, o gün geri dönmek ve bir de kocasından bunu saklamak gibi çok basit ayrıntıları da sona saklamış…
“Hanımefendi vakit ayırıp buraya gelmeniz gerek, sizi görmeliyim.”
“Ben Polatlı’da oturuyorum, eşim memur, çalışmıyorum ama üç çocuğum var. Nasıl vakit ayırayım?”
Konuşmamız doğal olarak,
“Sizi görmeden hiçbir şey söyleyemem” yanıtımla bitti.
Birkaç ay sonra yine “Ben Polatlı’daki hastanızım,” diye söze başlayınca “ Siz benim hastam olmadınız hanımefendi” diye sözünü kestim.
“Ne ameliyatı olmak istediğinizi bile tam olarak bilmiyorum.”
Öte yandan, tutunacak dal olmanın hazzıyla mutluyum.
Nihayet adının Havva, olduğunu söyleyen hastamız kendince, çökük olan yanaklarını doldurtmak istediğini, daha ayrıntılı bilgiye ihtiyacı olduğunu iletti. Ben de ısrarla bu konunun telefonda konuşulamayacağını, mutlaka gelmesini ve kendisini görmem gerektiğini söyledim.
“Hazırlık yapıp geliyorum” deyip kapattı.
Özellikle genç kadınlar kafalarına bir estetik ameliyatı taktıysa artık bundan kurtuluş yok demektir. Hanlar, hamamlar satanına rastlamadım ama bileziğini, yüzüğünü satıp ameliyat olanını gördüm.
Bir ay sonra tekrar aradı: “Doktor Bey her sabah aynaya bakıyorum ve ameliyatın beni çok değiştireceğini görüyorum. Siz yapmazsanız başkasına olacağım.”
Belli ki Havva artık daha kararlı ve hazır. Ancak ben değildim.
“Başkasına olmak iyi fikir, öyle yapın” deyip rahatladım.
O yine de defalarca aradı. Ben telefonlarına çıkmadım, bir gün çıkageldi.
Orta boylu, kapalı, otuz yaşlarında, kudretten tebessümlü, yeniden doğmaya hazır bir anne.
Ameliyat olmak istemesinin nedeni de hayli ilginç. Hani, telefonda yanaklarını doldurtmak istemişti ya.
“Yanaklarınızı neden doldurtmak istiyorsunuz, yeterince güzelsiniz ( yüzünde serin bir güzellik, dut karası gözleri var).
Gözlerini tenhalara kaçırarak, ürkek bir mahcubiyetle “Doktor bey siz benim artık bir büyüğüm sayılırsınız söylememde sakınca yok” deyip olan biteni anlattı:
“Benim kocam her akşam işten geldiğinde Sibel Can’ın kliplerini izler, onu takip eder. Bu tutkusundan bir türlü vazgeçiremedim. Napayım. Ben de Sibel Can’a benzemek için yanaklarımı doldurtmak istiyorum.” Sesi yumuşak ve suçsuzdu.
Bakar mısınız şu benim işimin zorluğuna? Hanımefendiyi, kocasının dikkatini çeksin diye, yanaklarını doldurup Sibel Can’a benzeteceğiz. Yapar mıyım? Yanıtım; bunun mümkün olamayacağını anlatmak, eli bıçaklı bir psikolog havası ile öğütler vermek ve kadıncağızı Polatlı’ya geri yollamak oldu.
Havva altı ay boyunca peşimi bırakmadı. Verdiğim her öğütten sonra beni kendine daha yakın hissettiğini, bana güvendiğini ve bu ameliyatı mutlaka olmak istediğini söyledi. O deyyus kocasının da ( kendi ifadesiyle) hâlâ Sibel Can’a olan takıntısının sürdüğünü bunun da canını çok acıttığını ekledi.
Doğrusunu isterseniz kadına biraz da acıyorum, bu işten iyilikle vazgeçmesini istiyorum. Ne mümkün, telefon telefon üstüne. Bazen “yok” oluyorum ama arkadaş, hani içerde yer kalmayan dolmuşa illa bineceğim diyen tutturan insanlar vardır; seyahate kapıda başlar, yolda içeri girer, o misal tutmuş bırakmıyor. Sekreterim de o aradığında buldu eğlenceyi kimin aradığın bildiği halde “ adını vermeyen bir hastanız arıyor” deyip pat diye bağlıyor.
Ameliyat ettim mi?
Evet, ettim.
Kocasına kabul ettirmiş.
Biz de yanaklarını doldurarak üzerimize düşeni yaptık.
Diyeceksiniz ki niye?
İşte öyle.
Hele bir de kadının ağlayan bir keman olduğunu düşünürseniz.
O, Polatlı’ya mutlu döndü
Sonra onu ne zaman mı gördüm? İşte o başta bahsettiğim an. Uzun uzun anlattı: Boşanmış ( estetik ameliyatlardan sonra, nişan yüzüğünü atan pek seyrek değildir ama kocayı atan nadirdir), çocuklarını babaya bırakmış, Pelin adını almış.
başını açmış,
saçlar sarı boyalı,
kırmızı mini etek,
makyaj tamam,
işler belli ki yaman, al sana yeni bir yaşam.
Kocasına Sibel Can’ı vermiş, o dinlemeye ve izlemeye devam, Pelin de Kıvanç Tatlıtuğ’a biraz benzeyen hafif göbekli bir sevgili bulmuş, nişanlanmış. O nedenle de gelecek için bağlarımız kesilmesin istemiş.
Şimdilik...


Yorumlar